Talat: Olumsuzluklara rağmen umutluyum

KKTC’de yayın yapan Kanal T Televizyonu’nda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Mehmet Ali Talat, müzakerelerde daha sıkı ve sık bir süreci sağlayamamışken, Camp David boyutunda bir süreci zorlamanın gerçekçi olmadığını, Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’ın de “Camp David tipi bir yere gelmeyeceğini” bildirdi.


Müzakerelerde al-ver önerileri olduğunu, ayrıntı vermeden, “bir konuda al-ver önerisi yaptığını ve Rumlar’dan yanıt beklediğini” açıklayan Talat, her konuda anlaşma olmadan, hiçbir konuda anlaşma olmayacağını kaydetti.


Talat, süren müzakerelerde, yönetim sisteminin “Başkanlık Konseyi” olmasını önerdiklerini ifade ederek, başkanlık konseyinin, sürekli olarak yasamanın desteğini arkasında bulan yürütme olduğunu anlattı.


Henüz nasıl bir sistem oluşacağı sonucuna varamadıklarını da belirten Talat, başkanlık sistemi mi, yarı başkanlık mı, parlamenter sistem mi olacağına karar verilmediğini anlattı.


Talat, Rum tarafındaki siyasal yapının KKTC’dekinden farklı olduğunu, Rumlar’ın bir şeyi kabul ettiklerinde, siyasal çıkarlarına göre daha sonra ondan vazgeçtiklerini, bunun sıklıkla görüldüğünü ifade ederken, Hristofyas’ın tutum değişiklerini örneklerle anlatarak, “Hristofyas’ı tanıdığını” da dile getirdi ve, “Hani boğazlarını açtıklarında küçük dillerini görürüm derler ya, görüyorum, biliyorum, anlıyorum, onun için son derece rahatım” dedi.


SİYASAL EŞİTLİK


Talat, “siyasal eşitlikten ne kastedildiğine’ ilişkin bir soru üzerine, şunları söyledi: “BM, siyasi eşitliği aşağı yukarı şöye tanımlamıştır; siyasi eşitlik demek, sayısal eşitlik demek değildir. Siyasi eşitlik, karar alma süreçlerine etkin katılım, kurumlara etkin katılım, bir toplumun diğerine kendi olgularını empoze edememesi, merkezi devletin yani federal hükümetin kurucu devletlere isteklerini empoze edememesi, kurucu devletlerin eşit statüde olması.”


Talat, kurumlara ve karar alma süreçlerine Kıbrıslı Türkler’in etkin katılımının sağlanacağını kaydetti.


CAMP DAVID TİPİ GÖRÜŞME


Talat, Camp David tipi bir görüşme boyutuna geçilip geçilmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine, Hristofyas ile arasında ciddi bir fark olduğunu, kendisinin doğuştan “çözüm” istediğini, Hristofyas’ın ise seçim kampanyasında “çözüm” istediğini belirterek, kendisinin Camp David tipi bir yönteme razı olsa bile, Rum tarafının asla böyle birşeyi kabul etmeyeceğini, bunu Rumlar’ın da söylediğini aktardı.


“Rumlar’ın, görüşme takvimini de kabul etmediklerini, sanki Türkiye’nin de çözüm istememesini istediğini” ifade eden Talat, “Hristofyas’ın Camp David gibi bir yere gelmeyeceğini” söyledi. “Bunun, kendisinin de çok sevdiği bir yöntem olmadığını” dile getiren Talat, müzakerelerde daha sıkı, daha sık bir süreç ve hafta 2 kez görüşme olmasını istediğini vurguladı.


Talat, “Şimdi bunları sağlayamadıktan sonra Camp David’i zorlamak gerçekçi değil. Ama en sonunda Bürgenstock (24 Nisan 2004’te referanduma sunulan Annan planına İsviçre’de son şeklinin verildiği yer) gibi bir düzenleme iyi olur diye düşünüyorum” diye konuştu.
Talat, 2009 yılı haziran ayında çözüm öngörüsünü şu anda Rumlar’ın da kabul eder gibi göründüklerini kaydetti ve “tüm olumsuzluklara karşın umutlu olduğunu” dile getirdi, ayrıca karşısında çözümden kaçamayacak bir Rum lider olduğuna inandığını bildirdi.


“TÜRKİYE, SÜRECİ DESTEKLİYOR”


Talat, Hristofyas’ın, “Türkiye’nin, ‘Kıbrıslılar’ı’ çözüm bulunması konusunda rahat bırakması” yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine, “Eğer Türkiye bu süreci desteklemeseydi bu süreç başlamazdı” dedi.


Bunun, “ipler Türkiye’nin elinde demek olmadığını” vurgulayan Talat, “Türkiye desteklemeseydi, hiçbir uluslararası bağı olmayan, dünyadan izole edilmiş Kıbrıs Türkleri’nin masaya neye güvenerek oturacağını” sordu.


Talat, “(Türkiye, görüşmelere) şartlar uygun değildir, Sayın Talat oturmayın deseydi oturmayacak mıydınız?” sorusuna, şu karşılığı verdi:


“Nasıl oturabilirdim. Eğer dünyayla ilişkilerimi Ankara sağlıyorsa, ekonomik ayakta duruşumu Ankara sağlıyorsa, dünyayayla bağlantımı Ankara sağlıyorsa; 0090 çevirmeden gelemez kimse buraya, Mersin 10 Türkiye yazamadan mektup gönderemiyorsunuz, bunlar inkar edilecek gerçekler mi, bunlar bilinen gerçekler. Bunları bize sağlayan bir ülkeye ‘hayır kardeşim oturmazsın, oturursan bunların hiçbirini ben sana sağlamam’ dersen ne olursun, sen yok olursun zaten, silinirsin. Ayrıca bu süreçte desteğe ihiyacım var. Müzakere sürecinde çeşitli sıkıntılarla karşılaşacaksın, bu süreçte seni birinin deteklemesi lazım.”


Türkiye’nin, Hristofyas’ı muhatap almadığını belirten Talat, “(Hristofyas) ‘Türkiye bizi rahat bıraksın diyor’, Türkiye bizi destekliyor, Türkiye, ‘hadi yürü çöz bu sorunu’ diyor bana, O ise ‘Türkiye rahat bıraksın’ diyor” diye konuştu.


Türkiye’nin, görüşmelerde kendilerine, “Bunlar bizim görüşlerimizdir, karar sizindir” dediğini aktaran Talat, bunları dikkate aldıklarını, Hristofyas’ı tüm dünyanın desteklediğini, kendilerini ise yalnızca Türkiye’nin desteklediğini ve bu desteğe ihtiyaçları olduğunu vurguladı.


“RUMLAR, AVUSTRALYA DIŞİŞLERİ BAKANI İLE GÖRÜŞMEMİ ENGELLEDİ”


Talat, Avustralya Dışişleri Bakanı Stephen Smith’in, dün Güney Kıbrıs’a geldiğini ve Rum yönetiminin, Avustralyalı bakanının kendisiyle görüşmesini engellediğini açıkladı.


Avustralyalı bakanın kendileriyle görüşmek istediğini, ancak Rumlar’ın konuk bakana, “Eğer Talat ile görüşürsen, bu tarafta siyasilerle görüşemeyeceksin” dediğini belirten Talat, Rumlar’ın konuk bakana ambargo uyguladıklarını kaydetti.


Bu durumun kendisini “çok rencide ettiğini, aşağıladığını ve üzdüğünü” dile getiren Talat, “Buna hakkı yok kimsenin. Kıbrıs Türk halkının seçtiği bir liderle, bir ülkenin dışişleri bakanının görüşmesine engel olunuyor” dedi.


Talat, Avustralya’nın Kıbrıs Özel Temsilcisi ile bugün görüşeceğini de sözlerine ekledi.

711460cookie-checkTalat: Olumsuzluklara rağmen umutluyum

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.