Tarih taraftır!

ülkemizde henüz bir harekete neden olmamıştır. Bu durum beni geçmişte olan bir soruşturmaya götürdü. İtalya'da başlayan temiz eller operasyonu ve soruşturması ile birlikte NATO örgütlemesi olan bizdeki adı ile kontrgerilla örgütü açığa çıkarılmıştı. O soruşturma yapılırken, biz sadece İtalya'da operasyon olarak bakmıştık. Bizdeki örgütlenmeyi gizlemeye devam etmiştik. Bilgi akışı sırasında bir kirlilik yaşanmış ve bizde öyle örgütlenme -terör bahanesi ile- hasıraltında kalması uygun görülmüştü. 


Hasıraltından akan kanların bıraktığı izler günümüzde bir operasyon ile gündeme gelmiş olmasına rağmen, asıl temiz eller operasyonu olmadığını gelinen sonuç ile düşünmekteyim. Çünkü her operasyon / dava, geçmiş ile yüzleşmektir. Geçmiş ile yüzleşmeye ve hesaplaşmaya hazır olmadığımızı yapılan tartışmalardan görmekteyiz. Açık açık yakılan köyler, kaçırılan insanlar, dışkı yedirilen köyler bu davanın neresinde diye sormadık. Çünkü şu andaki Ergenekon operasyonu yapılan örtülü savaşın eseridir. Kontrgerilla ise daha eskilere dayanır ve bizi NATO'ya üye olduğumuz döneme kadar götürür. Suikastlar, 1 Mayıs katliamı, Çorum, Maraş, Sivas, Fatsa olaylarının faillerini aramaya götürür, çünkü o dönemde de gündeme gelen bu kontrgerilla etkinlikleri aydınlanmamıştır, kimler emir verdi, nerede örgütlendi, dönem içinde nasıl değişti, kimler bu yapının içinde nasıl bir rol oynadılar?


Kontrgerilla örgütlenmesi NATO çıkarları yönünde, devlet içinde devlet şeklinde örgütlenmiştir. Eğer devlet bir işgale uğrar ise, yer altında direnişi örgütleyecek, yıkılan devlet yerine gölge devlet kuracak şekilde örgütlenmiştir. İşgale karşı direnerek devleti yeniden kurmak ile yükümlüdür. Var olan devleti korumak ve kollamak için silahlı bir örgütlenmedir. Devlet işleyişleri yasalar içinde belirlenmesine rağmen, bazı durumlarda yasalar üstü yapılanmalarda devletin çıkarı gereği düşünülmüş ve yapılandırılmıştır. (Devlette önemli olan sürekliliktir, o yüzden sürekli olabilmesi için kişiler üzerine bir yapı örgütlenmez.)Yaslar üstünde, örtülü ödenekler ile beslenen bu örgütlenmeler zaman içinde kendi gelirini yaratmış ve devlet dışında devletin bir örgütü kurulmuş gibi izlenim vermektedir. Bu yapılanmanın ne kadarı gün yüzüne çıkacaktır bilinmez. Bu yapı içinde her etnik kimlik ve inançtan insanın yer alması şaşırtıcı değildir. İtalya'da başlayan ve diğer devletlerde yürütülen operasyonlar sırasında biz sadece izlemekle kalmış, aynı zaman dilimi içinde ülkemiz sınırları içinde ve dışında bir çok faili meçhul cinayetler işlenmiştir. Ölenler suçlu olarak kabul görmüş, öldürenler ise kahraman olarak tanımışızdır, eğer bu kahramanların isimlerini genel olarak bilinmiyorsa da küçük bir çevre içinde kahraman olarak görülmeye devam ediliyordur.


Siemens içinde başlayan rüşvet soruşturması dünyayı kucaklarken, bizi es geçmiş olma olasılığı yoktur, çünkü o firma bir çok ürünü ile Türkiye pazarında ve büyük bir bölümünü kontrol etmektedir. Siemens sadece tıp alanında değil, ileri teknoloji, savunma sanayi, beyaz eşyaya kadar geniş bir alanı kapsar. Siemens kendi pazarını artırmak için, ihalelerde kendi firmaların kazanması için büyük rüşvetler verdiğini yapılan soruşturmada çıkmıştır. Rüşvet veren bellidir, rüşvet alan belli olmaz mı?


Ülkemizin temiz elleri operasyonun bir parçası olmalıdır bu rüşvet skandalı, çünkü rüşvet içten içe devleti kemiren bir kangrendir. Rüşvetin ayak izlerini takip edersek, mal alımında rol oynayanların ne kadar geliri olduğunu, mal varlığı ortaya serilir. Elbette o rüşveti alanlar aptal değildir, üstlerinde suç unsuru bırakırlar mı?


Siemens ile başlayan diğer firmalara doğru yayılma eğilimi olan bu soruşturmalar, ülkemizde yansıması nasıl olacaktır, şimdiden bilemiyorum, çünkü İtalya'da başlayan Gladio soruşturması, ülkemize yansıması Susurluk ile başlar, bugün Ergenekon ile devam eden bir süreçtir. Bu soruşturmalar bize nasıl bir tarih bilgisi bırakacağını şimdiden söylemek zordur, çünkü her türlü sürprizi içinde barındıran bir geçmiş yaşadık. Yaşadığımız döneme tek yön ile bakarsak, bizi gerçeğe ulaştırmaz!


Gerçek nedir diye sorarsanız, ölüm nedir diye sormak ile başlarım! Çünkü gerçekler ölümlerde gizlidir, her ölüm öldürenin parmak izini taşır. Tarih işte bu parmak izlerini teşhir etmek ile uğraşır, fakat tarih yazıcıları bu parmak izlerini kendi kafalarındaki doğrulara göre yazarlar. Taraftır tarih yazıcısı, okuyucusunda taraf yapar!


http://www.cemoezkan.de
http://cemoezkan.blogcu.com

709970cookie-checkTarih taraftır!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.