Tarihe bakış!

Tarih, günlük yaşamımızda haberler ile girmektedir her haber programı bir anlamda tarihe kişilerin nasıl bakması gerektiğini, beyin altına işleyen bir yöntemdir. İstesek de istemesek de tarih hayatımızın içine girmektedir. Bilinç dışı ama toplumsal alışkanlıklarımızın getirdiği bir bakış açımız var. Bu bakış açısı ile olayları yorumluyoruz. Fakat teknolojinin gelişimi, eve giren ekranlar ile ortak bakış açımızın hızlı bir şekilde değiştiği ve hangi ekranın haberine bakıyorsanız, o ekranın bakış açısını kendimize daha yakın ve onlar gibi yorumladığımızı düşünüyorum. (Eskiden okuldaki eğitim önemliydi, eğitimin çökmesi ve sadece sınava yönelik olması yüzünden okuldaki eğitim eskisi gibi etkili olmadığını düşünmekteyim.)

Ekranlar bize, olaylara nasıl bakmamız gerektiğini belirtiyor, belirtmekle kalmıyor empoze ediyor. Günlük yaşantımız içinde dahi, bir haberi magazinleştirmekte, esas amacı dışında yan öğeleri ile açıklamaya başlıyoruz. Birkaç kelime ile anlatacağımızı, uzun cümleler ile anlatıyoruz. Kulağından hiç telefonu indirmeden dolaşan ama sürekli konuşan bireyleri yolda görmemiz şaşırtıcı değildir. Yanınıza bir ziyaretçi geliyor ve ilk söze başlarken, çalan bir telefon ile sohbetin sona erdiğini ve telefon ile uzun sohbetlere girildiğini sanırım şahit olmuşsunuzdur. Bir biri ile bağlantısı olmayan cümleler arasında, başka bir konu anlatılmaktadır. Tıpkı haberlerimizin sunumu gibidir. Haber arası, gelecek haberin reklamı giriyor. Bu sayede haberler programa ilginin sağlanması sağlanıyor. Her reklam, güçlü ses efektleri ve grafikler ile desteklenmiş bir şekilde sunuluyor.

Haberler, toplumu o kadar biçimlendirmektedir ki, yaşanan bazı olaylar karşısında insanlar gelişmeleri anlamakta zorlanıyorlar. Yıllardan beri ekranlardan hiç eksik olmayan terör konusu ve sunumu, bizim tarihe bakış açımızı en çıplak olarak gösteren nüvedir. Kürt ulusal sorunu ile ilgili verilen her haber, Türk ulusal sorunun nasıl algılandığını göstermektedir. Bir sorun, karşıtlığını da ortaya çıkarır. Öldürülen her Kürt, haberlerde başarı olarak sunulur, öldürülen her asker bir şehit olarak verilir. Cenaze törenleri, ailelerin isyanları, ocağa düşen ateş, kınalı Mehmetçik gibi söylemler olaya bakış açısını izleyiciye sunar. Öldürülen, eğer bir Kürt kökenli Türk askeri ise, o durumda bakın aslında ortada Kürt sorunu yok, Kürtleri de öldürüyorlar diyerek, son yıllarda gösterilen açılımlar bu sefer Kürt ağıtı olarak evlere girer. Bu Kürt ağıtının ekrandan eve girmesi, Kürt sorununa bir açılım olarak gösterilir. Bu bakış açısı tek yönlüdür. Acıların karşı tarafı gösterilmez. Neden dağa çıktığı ve dağda yaşamanın zor olmasını göze alarak, öleceğini bilerek dağa çıkmaları anlatmaz. Yok sayılan, sonra ‘realite’ olarak tanınan, daha sonra açılımlar yapılarak resmi devlet kanalında serbest dil kullanımına kadar geçen süreç haberlerde bulunmaz. Onlar her cenazeyi, kınalı Mehmetçik haberleri ile yapmaya devam ederler ve kalıplaşmış sözlerin dışında söz işitmezsiniz.

Ergenekon davası nedeniyle tutuklanan askerler, üst yöneticiler, sivil uçları, sıradan bir izleyicin anlamasını zorlaştırır. Çünkü görünen köy kılavuz istemez ama görünen ile gerçek arasında bir uçurum vardır. Tarihe bakış açısı ve yorumlanması kültürler arası veya uçlar arası uçurumu derinleştirir ya da uçurumun üzerine köprü kurar. Haberlerde ve tartışma programlarında sunulan tarih anlayışı, hala sansürcü ve yöneticinin üstün olduğu bakış açısını empoze etmektedir. Tarihe bakarken, karşısındakini anlamak ve kabul etmekten geçer. Var olan bakış açısı içinde ise, yok saymak ve acısını hissetmemek üzerine kuruludur. Öldürülen, köylerinden uzaklaştırılan, her türlü eziyeti reva görülen Kürtler yoktur. Onların yerine hanım ağa, okula kızını göndermeyen, kızını zorla evlendiren ve düğünlerde bol kurşun tüketen Kürtler vardır. Bu bakış açısı dizilere yansımıştır. Bir ara bütün ekranlar Kürtlerin görünmesini istenilen tarafını anlatan diziler ile doluydu. Kürt isimli ağalar, yakışıklı erkekler, güzel kızlar. Modern yaşamın izlerini sürenler. Her türlü ihtiyacı karşılananlar, ekranlardan bir salgın gibi üzerimize geldiler. Hatta bu dizlerden etkilenip, çocuğuna isim verenler, o dizinin çekildiği yerlere turlar düzenlenmesi ile sanal bir Kürt gerçekliği ile karşılaştık. Bütün bu güzellikler yanında, ölümler devam ediyordu, kınalı kuzuların cenazeleri bayrak altında geliyordu. Bir şeyler doğru gitmiyordu ama ne olduğunu kimse düşünmek istemiyordu! (Küçük bir azınlık, sorunu görmüş ve teşhis etmiş olması genelin bakış açısını maalesef değiştiremiyor.)

Tarihe bakış içinde, karşı tarafın duygularını anlamamız için, son gelişen olayları doğru algılayıp, teşhisimizi bir sentez üzerine oturtabilmemiz için, tarihe bakış açımızı değiştirmemiz gerekmektedir. Bir arada yaşamak için, sentezlere ulaşmak zorundayız. Bizim bakış açımızı doğru demekle, bir arada yaşam olmuyor, çatışma körükleniyor.

Tarihe bakışımızı değiştirmemiz için, öncelikle haberlerin sunumu değiştirilmelidir. Resmi olarak okullarda okutulan tarih kitapları çöpe atılmalı, yeniden ve evrensel bakış açısına uygun olarak yazılmalıdır. Yanlış eğitim ile yola çıkanların, doğru sonuçlara ulaşması çok zordur. Dünyada ‘her türlü haksızlığa uğruyoruz’ ezikliği, üzerimizde var olacaktır. Kendimize güvenimizin artmasını istiyorsak, resmi tarih tezlerini çöpteki yerini almasını istemek ile başlatmalıyız.

Bugün, Ergenekon’da yaşanan tutuklanmalar, geçmişin kahramanlarının neler yaptığını ortaya sermesidir. Bir çok olumsuz öğeleri içinde barındırmasına rağmen, dava, resmi tarih bakış açısının kırılmasını beraberinde getirmektedir. Kınalı kuzular söylemi ile kamuoyu oluşturanlar, bugün sorunun başka boyutunu da görüyorlar, fakat söylem olarak hala kınalı kuzu söylemine de devam etmektedirler. Eğer demokrasi isteniyorsa, eğer darbe istenmiyorsa, eğer hukukun üstünlüğü isteniyorsa, ayrım yapılmadan hukuk önünde bütün insanların eşit olması gibi, tarih önünde ve yorumlanmasında da eşitlik aranmalıdır. Yok sayılarak, yok edildiği düşünülen gerçekler, bugün bir davanın can damarını oluşturmaktadır. Susurluk davasında ki gibi üstü kapanmasın istenmiyorsa, tarihe bakışımızı da yeniden revize etmek zorundayız.

1584920cookie-checkTarihe bakış!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.