İnsanları duyguları yönetir. Mutlu birinin işine dört elle sarılması gibi.
SAMUEL DREW
Carafthole köyünün bütün halkı kaçakçılıkla geçinirdi. İşaret vermek, eşya gelince onları kıyıya çekmek çocuk yaşta öğrenilirdi.
Sandalla açılıp maları almak için önce kıyıdaki işi öğrenmek gerekirdi. Drew, Crawsand’da böyle bir yaşam içinde büyüyen bir çocuktu. Zifiri karanlıkta kayalıklara çıkar beklemeye başlardı. Sandallar içinde kürek çekenleri görünce koşardı.
Drew böyle günlerin birinde sandala terfi etmişti. Onun şansına deniz o gün kudurdu. Dalgalar kudurdu, azgınlaştı. Kürek çeken adamlardan biri denize uçtu. Sandalla şapkanın peşine düştüler. Onu almaya çalışırken sandal devrildi. Sahilden iki mil uzakta ölüm kalım savaşı veriyorlardı. Sandaldan düşen kaçakçıların bir kısmı devrilir devrilmez boğulmuştu. Diğerleri sandala tutunarak suyun yüzünde kalabildiler. Çaresiz kıyıya doğru yüzmeye başladılar. Drew de yüzenlerin arasındaydı. Bir kayanın üzerine yığıldı kaldı. Onu bulduklarında soğuktan donmak üzereydi. Üzerine viski dökerek ısıttılar. Sahile çıkardılar Bütün bu yaşadıklarından sonra eve yürümek zorunda kalması yaşadıklarının en kötüsüydü. Etraf kar içindeydi. Karların arasında adeta yığılıp kalacaktı. O gün yol boyunca serserilikten kurtulmanın hesaplarını yaptı.
Haylaz tembel ve hırsız çocuğu babası St. Dustel’e getirdi, ona bir ayakkabıcının yanında iş buldu. Doktor Adam Clark’ın vaaz verdiği yerlere gitti. Onu dikkatle dinledi. Bütün bunlar olurken, ailesinin övündüğü kardeşini kaybetti. Babasının sevinecek bir şeyi kalmadı. Okuma yazmayı bile serserilik yaparken unutan Samuel Drew yıkıldı. Çok üzgündü. Ailesinin acısına dayanamıyordu. Bir görevi devir alır gibi yaşamını bilgiye adadı. Öncelikle okuma yazmasını geliştirdi. Okudukça cahillikten kurtulmakla yetinmedi, görüş ve düşüncelerini inceledi, geçmişle kıyasladı. Bir zamanlar kendisinin ne kadar cahil oluğunu anlayacak kadar bilgi yoluna saptı. “Essay on The Understanding” onun baş kitabı oldu.
Bir gün bir değirmencinin yardımıyla iş kurdu. Drew o işten para kazandı borcunu bir yıl içinde ödedi. Astronomi, mantık ve metafizik öğreniyordu. Hepsinin önünde metafizik geliyordu. Nedeni, duyduğu ilgi değildi, bu bilgiler için para harcaması gerekmiyordu. Az kitapla yol alabiliyordu. Parası olsaydı, kesinlikle metafizik okumazdı. Parası az olan biri için iyi bir eğitimdi. Vaizlik, okul öğretmenliği, politikacılık işleri oldu. Ayakkabıcılığı hiç bırakmadı. Sabahlara kadar oturarak “Essay On The ımmeateriality And Immontality” kitabını yazdı. Bu kitap maddenin ölümsüzlüğünü anlatıyordu.
O bir bilgindi, değerli biriydi; ama dükkanının önünü kendisi süpürürdü. Düşünün ayakkabıcı bir yazar. Bilgi dünyasına adını yazdıran biri