Türk fındığını artık İtalyan ve Almanlar ihraç ediyor!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Ziraat Mühendisleri Odası, tarımda Avrupa’da birinciyiz diyen bakanların açıklamalarını boşa çıkaracak tabloyu gözler önüne serdi…
Samsun’da gerçekleştirilen ZMO 45. Dönem Danışma Kurulu Toplantısının ardından hazırlanan sonuç bildirgesinde Türk tarımına ilişkin çarpıcı bilgilere yer verildi. Türkiye’nin üretimde dünya lideri olduğu fındıkta alım fiyatlarını ve ihracatını artık İtalyan, Alman ve Fransız şirketlerinin belirlediğinin altı çizilen bildirgede, fındıktaki ihracatın yaklaşık yüzde 50’sini Ferrero, Progıda ve Stelliferi adlı üç yabancı şirket tarafından gerçekleştirildiği kaydedildi. Tarımdaki istihdam payının 2002’de yüzde 35’e yakın iken, 2016’da yüzde 22’ye gerilediğinin altı çizilen bildirgede, “Alınan Bakanlar Kurulu Kararları ile 2017 yılında 1 milyon büyükbaş ve 475 bin baş koyun-keçinin gümrük vergisiz ithalatının yolu açılmıştır. Bakanlığın AVM’lerde kiralayacağı standlarda ithal kuzu eti satacağını açıklaması ise tam bir acizliktir” denildi.
 
Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO), 45. Dönem II. Danışma Kurulu Toplantısı, 6-8 Ekim 2017 tarihleri arasında Samsun’da gerçekleştirildi. Türk tarımının içinde bulunduğu durumun yanı sıra güncel mesleki gelişmelerle bu alandaki sorunlar ve çözüm yollarının tartışıldığı toplantının ardından hazırlanan sonuç bildirgesinde tarım sektörüne ilişkin çarpıcı değerlendirmelere yer verildi.
15 YILDA 2 MİLYONDAN FAZLA İŞGÜCÜ TARIM DIŞINA İTİLDİ
Emperyalist metropollerin endüstriyel tarımı karşısında, Türkiye’de geleneksel tarımı korumasız bırakan, birçok ürünün ekimini kısıtlayan ve devlet desteklerini azaltan politikaların köylülükte hızlı bir tasfiyeyi de beraberinde getirdiğine dikkat çekilen ZMO’nun sonuç bildirgesinde, şöyle denildi: “Tarımın istihdamdaki payı 2002 yılında yüzde 35’e yakın iken, 2016’da yüzde 22’ye kadar gerilemiştir. 2002’de tarımdan geçinen, tarımda istihdam edilen nüfus 7,5 milyon iken 2016’da 5,3 milyona inmiştir. Bu, yaklaşık 15 yılda 2 milyonu aşkın işgücünün tarım dışına itilmesi anlamına gelmektedir. Bu yıllarda kayıtlı çiftçi sayısı 600 bin kişi azaldı.
 
TARIMA VERİLEN DESTEKLER KANUNUN ÖNGÖRDÜĞÜ YÜZDE 1’E ULAŞMADI
Tarımdaki hızlı erozyon milli gelir içinde tarımın payını da 15 yılda yüzde 10’dan yüzde 6’ya kadar geriletmiştir. Bu gerilemede bütçeden tarıma aktarılan desteklerin azalması kadar, tarımla ilgili KİT’lerin özelleştirilmesi, tasfiyesi de etkili olmuştur. Tarımsal destekler Tarım Kanunun öngördüğü Gayri Safi Hasılanın yüzde 1’ine hiçbir zaman ulaşmamış yüzde 0,5-0,6 düzeyinde kalmıştır. Destekler artırılmalı çiftçilerin girdi maliyetleri düşürülmeli, destekler alan bazlı değil, ürüne verilmeli, destekleme alımları yapılmalı piyasa düzenleyici kurumlar oluşturulmalı, var olanlar aktif çalıştırılmalıdır.”
 
TÜRKİYE İTHAL ETTİĞİ 43 MİLYON TON BUĞDAYA 12 MİLYAR DOLAR ÖDEDİ
AKP hükümetleri döneminde gübre, tarım ilacı, mazot, yem ham maddeleri gibi tarımın en önemli girdilerinde ithalata bağımlılığın daha da arttığı kaydedilen sonuç bildirgesinde, günümüzde tarımın ve çiftçinin en başta gelen sorununun yüksek girdi maliyetleri oluşturduğu belirtilerek, “Örneğin son bir yılda mazot ve kimyasal gübre fiyatları yüzde 25’in üzerinde, enflasyon yüzde 11 oranında artmış olmasına rağmen buğdayda TMO alım fiyatı sadece yüzde 3,3; temel hayvan yemlerinden birisi olan mısırın fiyatı ise yüzde 2,7 oranında artırılmıştır. Kendi çiftçisini desteklemeyen Türkiye, 15 yıllık dönemde 43 milyon ton buğday ithal etmiş ve 12 milyar dolar ödemiştir.
 
8 LİRAYA GERİLEYEN FINDIĞIN CEFASINI KARADENİZ ÇİFTÇİSİ ÇEKİYOR
Ülkemizin tarımsal ürün ihracatının yıllara göre değişmekle birlikte yüzde 10-15’ini tek başına sağlayan fındığın cefasını Karadeniz çiftçisi çekmekte, sefasını ise yabancı tekeller sürmektedir. Tarım Bakanlığı’nın fındık politikaları çok uluslu şirketlere hizmet etmektedir. 2016 yılı hasadının ardından 14 TL dolayında seyreden fiyatlar günümüzde 8 TL’ye kadar gerilemiştir” ifadelerine yer verildi.
FINDIK İHRACATININ YÜZDE 50’SİNİ ÜÇ YABANCI ŞİRKET YAPIYOR
Üreticinin örgütsüz olduğu koşullarda fındıktaki alım fiyatlarını ve ihracatını artık İtalyan, Alman ve Fransız şirketlerinin belirlediğinin altı çizilen ZMO’nun sonuç bildirgesinde, fındıktaki ihracatın yaklaşık yüzde 50’sini Ferrero, Progıda ve Stelliferi adlı üç yabancı şirket tarafından gerçekleştirildiği belirtildi.
 
KURU ÜZÜMDE FİYATLAR MALİYETİN ALTINDA KALDI
Türkiye’nin en önemli ihraç kalemlerinden birini oluşturan pamukta sezon başında 2,7 TL/kg olan alım fiyatlarının 2,2 liraya kadar gerilediği kaydedilen sonuç bildirgesinde, geleneksel ihraç ürünlerimizden olan çekirdeksiz kuru üzümde ise açıklanan alım fiyatlarının maliyetin altında kaldığı vurgulandı.
‘AVM’LERDE İTHAL KUZU ETİ SATILMASI ACİZLİKTİR’
Aradan yedi yıla yakın süre geçmesine rağmen kırmızı etteki krizin aşılamayarak büyümeye devam ettiği belirtilen bildirgede, “Alınan Bakanlar Kurulu Kararları ile 2017 yılında 1 milyon büyükbaş ve 475 bin baş koyun-keçinin gümrük vergisiz ithalatının yolu açılmıştır. Bakanlığın AVM’lerde kiralayacağı standlarda ithal kuzu eti satacağını açıklaması ise tam bir acizliktir” denildi.
MECLİSE SUNULAN ATSARIYLA MERALAR ENDÜSTRİYE KURBAN EDİLECEK
27 Eylül 2017 tarihinde TBMM’ye sunulan ‘Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’ ile Türk tarımına geri dönülmez darbeler vurulmak istendiğine dikkat çekilen bildirgede, şu görüşlere yer verildi: “Tasarının 61’inci maddesi ile 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 30’uncu maddesinde değişiklik yapılmak suretiyle endüstri bölgeleri, organize sanayi bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri, serbest bölgeler ile sanayi sitesi ve bunların ilave alanları için ihtiyaç duyulan alanlar için mera vasfının değiştirilmesi halinde ödenecek olan ot bedelinden muafiyet sağlanması amaçlanmaktadır. Böylelikle sürdürülebilir bir hayvancılık politikasının olmazsa olmazlarından birisi olan meralar, endüstri ve teknolojiye kurban edilebilecektir.
 
TÜTÜNDE 136 YIL ÖNCESİNİN ‘REJİ İDARESİ’NE DÖNÜLÜYOR
Tasarının 68’inci maddesi ile 4733 sayılı Kanunda bulunan Açık Artırmalı Satış Sistemi, sarmalık kıyılmış tütün ticaretine kaynak oluşturduğu gerekçesi ile kaldırılmaktadır. Bu Tasarının yasalaşması halinde tütün üreticisi alım satımda tek model olarak sözleşmeli üretime mahkûm edilecektir. Böylelikle tütün üretim ve ticaretinde 136 yıl öncesine, yani Reji dönemine geri dönülmektedir. Tek fark çokuluslu Reji Şirketinin yerini Philip Morris, Japan Tobacco ve British American Tobacco’nun almasıdır.
 
ÜRETİCİ ÖRGÜTLÜ YAPIYA KAVUŞTURULMALI
Devlet destekli tarım danışmanlık sistemi modeli Bakanlığın yanlış uygulamaları nedeniyle bugüne kadar istenilen sonucu vermemiştir. Odamızın tüm uyarıları ve Bakanlığa iletilen raporları dikkate almayan Bakanlık tarım danışmanları şirketleri üzerinden sürdürülen destekleme modelinin yanlışlığını görmüş ve önerdiğimiz biçimde örgütlü yapılar üzerinden desteklerin verilmesi kararını almıştır. Bununla birlikte sistemin başarılı ve kalıcı olabilmesi sağlıklı ve ülke gerçeklerine uygun üretici örgütlerinin faaliyete geçmesine bağlıdır. Bu nedenle mevcut yasalar gözden geçirilerek üreticimiz örgütlü bir yapıya kavuşturulmalıdır. ZMO çok yakın bir zamanda konu ile ilgili tüm tarafların katılacağı bir çalıştay yaparak sorunların çözümü için tüm örgütlü gücünü kullanacaktır.”
 
TOPLANTIDAN NOTLAR…
ZMO’nun Samsun’da gerçekleştirdiği 45. Dönem II. Danışma Kurulu Toplantısı’na yönetim kurulu, onur kurulu ve denetim kurulu üyeleriyle şube başkanları ve kimi illerin temsilcileri katıldı. Fındık ve Karadeniz’deki balıkçılığa ilişkin sunumların yanı sıra araştırmacı-yazar Erhan Ünal’ın ‘Toprak Biterken’ başlıklı söyleşisi dikkat çekti. Ayrıca; Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Samsun İl Koordinatörü Dr. Bülent Turan, TMMOB Samsun İl Koordinasyon Başkanı ve Elektrik Mühendisleri Odası Samsun Şube Başkanı Mehmet Özdağ, Kıbrıs Türk Mühendis Mimarlar Odası Birliği Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Ercilasun, Samsun Vali Yardımcısı Hakan Kubalı da birer konuşma yaptılar. Etkinlikte ayrıca ZMO Genel Başkanı Özden Güngör, katkılarından dolayı, Erhan Ünal, Prof. Dr. Can Ertekin, Mehmet Ercilasun ve Erkut Uluçam’a birer teşekkür belgesi sundu.
BAKAN FAKIBABA: ‘TARIM VE HAYVANCILIKTA BİR NUMRAYIZ’
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, 29 Eylül’de Bursa’da yaptığı konuşmada, Türkiye’nin her şeyde olduğu gibi gıda, tarım ve hayvancılıkta da bir numaralı ülke olduğunu belirterek “Kendimize güvenmemiz lazım. Biz Bakanlık olarak kendimize ve ben arkadaşlarıma güveniyorum. Burada takım oyunu oynayacağız” ifadelerini kullanmıştı.
ESKİ BAKAN FARUK ÇELİK: ‘AVRUPA’DA 1. SIRAYA YÜKSELDİK’
Önceki Bakan Faruk Çelik ise, geçtiğimiz Mart ayında yaptığı açıklamada, tarımsal hasılada 15 yılda Avrupa’da 4. sıradan 1. sıraya yükselmeyi başardıklarını savunarak, “3.7 milyar dolar olan gıda ihracatımız, 2016’da 16.2 milyar dolara çıktı. 2023’te hasılamız 150 milyar dolar, ihracat 40 milyar dolar olacak” görüşünü dile getirmişti.
2131240cookie-checkTürk fındığını artık İtalyan ve Almanlar ihraç ediyor!
Önceki haberSayın Cumhurbaşkanımız, yıllardır sizi kandırıyorlar!
Sonraki haberSiyasal İslamcılık veya olağanüstü hali olağan hale getirebilmek!
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.