İngiltere’de de Türkçe konuşan topluma hizmet veren en eski Türk bankalarından Turkish Bank‘ın yayını Ekonomik Rapor’un Mart sayısında da yer alan makalelerin başlıkları şöyle;
“Merkez bankaları ekonominin mutlak yöneticisi değildir, Ekonomi son 30 yılın en iyi durumunda, Artık FDF değil, Mutlak bütçe açığına bakmak gerekiyor, Cari miktar değil mutlak komposizyon önemli, Enflasyon endeksleri değişti”
EKONOMİDE PARLAK DÖNEM
Tuğrul Belli de “Bardak Dolu” başlıklı yazısında, Türkiye ekonomisinin son 30 yılın en parlak dönemini yaşadığını rakamlarla anlattı.
Belli yazısında ekonomiye yönelik eleştirilere de şöyle değindi:
” Ancak bu durum bazı piyasa ekonomistlerinin, eski tarz devlet destekli üretime alışmış sanayicinin, son 15 yılda yüksek reel faizle yaşamayı benimsemiş rantiyelerin ve ülkenin yabancılara peşkeş çekildiğini düşünen milliyetçi kesimlerin pek hoşuna gitmemiş olacak ki, gidişatla ilgili (çoğu tutarsız da olsa) eleştiri dozları artmakta…”
“LİBERAL SOLCULARIN ABARTISI”
Ekonomist ve yazar Cansen de, makalesinde merkez bankalarının ülke ekonomisinde önemli yerleri olmasına karşın başkanlarının verdiği izlenimi şöyle aktardı:
“Sanki merkez bankası başkanı ekonominin kaptanıymış, ağzından çıkan her cümlede bir hikmet gizliymiş gibi bir muhabbet gidiyor. Yok böyle bir şey… En iyi merkez bankası başkanı çok iş yapan değil en az hata yapandır. Merkez Bankasından ülkeyi kalkındırması, istihdamı artırması ve gelir dağılımını düzeytmesi gibi gerçek ekonomi ile ilgili sorunları çözmesi beklenemez…”
Cansen, Merkez bankası edebiyatının revaçta olmasını da her iktisatçının gönlünde başkanlık yatması ve “özellikle liberal solcu iktisatçıların ‘ideolojik’ yani ‘fikirden ilim çıkarma’ saplantıları olmasına” bağladı.
