Ufuk Uras’lı ÖDP’nin yolu ve yönü neresi?

Bundan bir süre  internette yayınlanan “ÖDP Kemalzim’e (Atatürk’e) karşı mı” başlıklı yazımızdan uzunca bir bölümü önce sizinle paylaştıktan sonra, kısa bir derlendirmeyle yazımızı noktalayalım..


“ÖDP (Özgürlük ve Dayanışma Partisi) Eski Genel Başkanı İÜ öğr. Üyesi Ufuk Uras’ın, “Bu davet bizim” başlıklı yazısını (www.acikgazete.com)  dikkatle okumaya çalıştık. İdeolojik ve politik temelde yazmış olduğu “ÖDP’ ye davet” yazısından ötürü, kendisine kimi sorularımız olacak.


Önce kısa bir hatırlatmada bulunalım.
Sayın Uras; dört-beş sene kadar önce, Kocaeli’de bir yerel televizyonda iki kez, ikişer saat süren “Serbest Kürsü” adlı açık oturum programımızın konuğu olmuştu. Kendisiyle ÖDP’nin siyasi ilke ve felsefeleri ile genel siyaseti konuşmuştuk. Aşağıda soracağımız birkaç soruyu o zaman da kendisine yöneltmiş olduğumuzu anımsıyoruz.


Sayın Uras’ın akademik kariyerine, sosyal düzeyine, sözümüz olmadığına belirterek konuya girmek istiyoruz. Önce söz konusu yazısında ki bir bölümle ilgili olarak görüşlerimizi aktarmaya ve konuyu analiz masasına yatırmaya çalışalım.
Önce o bölümü okuyalım:


“10 yıllık deneyimiz bize ataletle hamaset arasındaki ilişkiyi ortaya koydu. Atalete düştükçe hamasetin oranının yükseldiğini gördük, örneğin, CHP’nin 6 okunu neden benimsemiyoruz? Çünkü bu Partinin 1931 yılındaki 3. Kongre’sinde, tespit edilen ilkelerin bugünü açıklamada bir şey ifade etmediğini görüyoruz da ondan. Bizim de aynı duruma düşmememiz gerekmektedir.


Pireleri cam fanusa koyan bir bilim adamı, zemini ısıttığında 30 cmlik cam tabana can acısıyla zıplayan pirelerin bir süre sonra sadece 29 cm kadar zıpladıklarını saptıyor. Bunun üzerine fanusun üstünü açıyor, ama pireler daha fazla zıplayıp çıkmayı düşünmüyor bile. Ortada bir engel olmamasına karşın, zihinlerinde yarattıkları engelleri aşamıyorlar.”


“Atalet” ve “hamaset” değerlendirmesi yerinde bir saptama.


Gerçekten de, önemli ülke sorunlarında; akılcı adımlar atmak ve eylemsel çabalar içerisinde olmak yerine; yaşananları tribünden izleyerek (atalet), parmağı taşın altına koymaktan öte, sütre gerisinden coşkulu tezahüratta bulunarak (hamaset) durumu idare etmek; günümüzün insanın ana eksenini oluşturmakta. Kişisel eylem yok!..  tribünden alkış çok!…
 
CHP’nin 6 okunu benimsememesinin asıl nedeninin; ÖDP’nin Atatürkçülük karşıtı görüşlerde olmasından mı ileri geliyor?.


Daha açık ve net bir ifade ile bu parti Kemalizm’e karşı mı?


Sayın Uras’ın yazısında, partisinin ana ilkelerini belirten bölümünde ve yazısının tamamında, bir kez bile Atatürkçülük, Kemalizm ve Atatürk sözcüklerinin geçmemiş olması bizi bu düşünceye götürdü.


Gerçi yazısında,  “bu Partinin 1931 yılındaki 3. Kongre’sinde, tespit edilen ilkelerin bugünü açıklamada bir şey ifade etmediğini görüyoruz…” şeklinde ki ifadesi; sorunun yanıtını açıkça ortaya koyuyor ama biz yine de Sayın Uras’ı Atatürk’e ve Kemalizm’e karşı olup olmadığını daha net biçimde öğrenmek istiyoruz…


Öbür yandan, ÖDP’nin,  Kürtçülüğe ve PKK’ya bakış açısının da ne olduğunu, bu ülkenin sıradan bir vatandaşı ve kendi çapında eli kalem tutan aydını olarak bilmek istiyoruz. Çünkü ÖDP sözcüleri yeri geldiğinde yapmış olduğu konuşmalarında; sürekli olarak “kirli savaş” bitmelidir şeklinde açıklamalarda bulunuyorlar. Kirliliği yaratan PKK’mı yoksa Türkiye’mi? O yönde ki görüşlerini de öğrenmek isteriz.


Bizim kanaatımız; geçmişte Ufuk Uras’ın açık oturum programımızda. Kendisine yönelttiğimiz sorularımıza vermiş olduğu yanıtlardan anladığımız kadarıyla; hem Sayın Uras, hem de ÖDP, Atatürk’e ve Atatürkçülüğe sempati ile bakmadığı gibi, PKK’yı da “terör örgütü” olarak değerlendirmekten kaçındığı yönündeydi.


Ancak, her şeye karşın; ÖDP’yi ve Ufuk Uras’ı ilkeleri ve düşünceleri bağlamında, Atatürk ve PKK açısından yanlış değerlendirmiş olabiliriz. Sayın Uras, eğer bu yazı vesilesi sorumuza esas olan görüşlerini net biçimde açıklamak lütuf ve nezaketini gösterirse; şayet ortada da algılama açısından bir yanılgı varsa, bunun kalkmasına ve bizim gibi düşünenlerin aydınlanmasına katkıda bulunmuş olur”


Bu yazımıza Sayın Uras’tan her hangi bir yanıt gelmedi. Yanıt verilmemesinde iki neden olabilir:
1- Ufuk Uras yazımızdan bilgi sahibi değil yani görmedi ve okumadı.
2- Bilgi sahibi oldu ve okudu bilerek yanıtlamadı.


Bunun için de iki neden var. Ya yazımızı önemsemedi ya da yanıtlamaktan kaçındı. Olabilir… Düşüncesine saygı duyarız. Ancak, “sukût ikrardan gelir” prensibinin de geçerliliğine inanarak, Sayın Uras’ın sessiz kalarak, bizi bu şekilde yanıtlamış olduğu yargısına da varabiliriz.


Açık yüreklilikle ifade etmemiz gerekirse;


ÖDP’ ye yönelik bir önceki yazımızda okurlar önünde sormuş olduğumuz sorularımızın sessiz kalınmak suretiyle yanıtlanmaması dikkate değerdir!


O halde, ÖDP Kemalizm’e (Atatürkçülüğe) karşı ve PPK’yı da terörist değil kendi deyimleriyle “kirli savaş” ın iki tarafından biri olarak değerlendiriyor.


Eğer böyle düşünmekle yanılıyorsak ve yanlış bir yargıya varmışsak, altını çizerek tekrar belirtiyoruz, sütunumuz verilecek yanıt için, yine ÖDP’ye ve partinin yeni Genel Başkanı Sayın Ufuk Uras’a açıktır.


[email protected] 

697340cookie-checkUfuk Uras’lı ÖDP’nin yolu ve yönü neresi?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.