Unutmak mı? Asla!

Yaşam acımasız. Güzel günleri bize tattırdığı gibi acıları da tattırıyor. Bizi öyle çıkmazlara sokuyor ki elimizden ‘’zamana bırakmaktan’’ başka çare gelmiyor. Evet her derde deva ‘’zaman’’. Yolun sonuna geldiğimizi hissettiğimiz anda dahi ‘’zaman’’ en iyi ilaç olarak karşımıza çıkar. İyiki varsın ‘’zaman’’, iyiki bize tüm enerjini veriyorsun. Sen olmasaydın yaşama tutunma gücünü bulabilirmiydik?

Parmağını kesersın, zamanla iyileşir denir. Başarısız olur, motivasyonunu kaybedersin. İşinden/mevkiinden bir nedenle olursun. Zamana bırak herşey yoluna girer derler. Peki yılları paylaştığın, evinin direği, cocuğunun babası, örnek bir eşini kaybettiğin zaman: evet, o zaman da yine ‘’zaman en iyi ilaçtır’’ denir. Parmağını kestiğini unutursun, başarısızlığını unutursun ama yaşamının diğer yarısını kaybettiğin zaman? Unutabilir misin: ASLA!

Evet Çok Sevgılı AHMET TERALI abim, iki yıl oldu bizleri aniden bırakıp gideli. Ama anıların capcanlı olarak kalbimizde ve hiçbir güç unutturamaz seni. Ebedi yaşama uğurlayalı tam iki yıl olmuş da ınanasım gelmiyor. Gerçekten acaba zaman çabuk mu geçti yoksa sen hatırlarımızda hep yaşadığın için, hep bizimlesin diye düşlediğimiz için mi bu iki yılın farkına varamadık. Aslında vardık varmasına ama kabullenemedik AHMET TERALI. Gerçek bu. Oyun sandık önce, uzun bir seyahate çıktın dedik önce. Gerçekle yüzleşmek istemedik belki de.

Doğrusu da bu. Sanki kapıdan girecekmişsin gibi geliyordu bana. Ister sevgi, ister halisinasyon densin. Ne şekilde isimlendirilirse isimlendirilsin sevgili Ahmet Abım, senin yerın farklı. Gönüllere kalplere hiç silinmeyecek şekilde kazılı. Bazıları der, konuşur, Ahmet Teralı’nın en iyi dostu bendim diye. Konuşmak kolay, parayla da değil. Önemli olan bunu hissettirmek. Gerçek dostlar bu gibi zamanlarda belli olur. Vefa. Vefa…..Yine Vefa. Kültürümüze cok uzak bir kavram. Vefa kültürü yerleşmiş olsaydi eminim bugün Ahmet Teralı adı bir kurumda, bir mekan da daha da ölümsüzleşmiş olacaktı. Hani Ahmet Abım bir söz vardır, ‘iyilik yap, denize at’ diye. Ve senin ister Ankara’daki, ister KKTC Cumhurbaşkanlığındaki görevlerin sırasında kapını çalanlar şimdi neredeler? Üzülme Ahmet Abim, boşgeç. Sen hiçbir zaman karşılık beklemedin. Içınden geldiği için yaptın tüm verdiğin destekleri. Unutanlar düşünsün. Ben Allah’a havale ettim. Sen de et. Rahat ve huzurlu ol.

Senin bu dünyaya bıraktığın öyle bir mirasın var ki Ahmet abim, ne kadar gurur duysan azdır. Nedir veya kimdir biliyor musun? Zeynon. Evet Zeynon ve senin cok değerli eşin ve Zeyno’cuğun biricik annesi. Ahmet Abım, belki artık aynı ülkenin havasını solumuyoruz ama onlar benim can ablam ve canım Zeynom. Sizde geçirdiğimiz o güzel hafta sonlarının tadı hala damağımda. Senin bana takılmaların, tartışmalarımız…ama sonra herşey gülpembe….

Ahmet Abim, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne hizmetlerin unutulmayacak. Sen sadece Erenköy Mucahidi olarak tarihe geçmedin, ülkenin bir Eğitim Güneşi olarak da geçtin. Eğitime ve öğrencilerine verdiğin önem herkesin malumu. Binlerce öğrencinin yetişmesinde yaptığın katkı takdire şayan. Söylemeye bile gerek yok. Senin derslerinde bilgini ve nasıl aktardığını herkes anlatıyor. Ne mutlu sana Ahmet Abim. En kutsal mesleklerden biri olan Eğitmenliğe bir ömür verdin ve tüm öğrencilerin seninle gurur duyuyor, seni kalplerinde en değerli anı olarak yaşatıyorlar.

Duyguları kağıda dökmek bazen kolay olur bazen de zor. Ahmet Abim, seni anlatmak sayfalara sığmaz. Ama sen gönüllerimizde taht kurdun ve hep orada kalacaksın. Seni özlemle sevgiyle hasretle anıyoruz ve hiç aklının köşesinden bile ‘acaba’ diye bir kuşku geçmesin, seni asla Unutmadık ve de Unutmayacağız.

________________

Doç. Dr. Gül Celkan
6 Mart 2010

746700cookie-checkUnutmak mı? Asla!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.