XX

Baklava ve kebap diyarı Gaziantep’i mutlaka görünüz…


SPOT: Gaziantep denilince akla baklava ve kebap gelir…Sanayide atılım yapmayı başaran Gaziantepliler şimdi de Gurme Festivali’yle “damak turizmi”ni başlattı…


FARUK ESKİOĞLU – Gaziantep’te bir hafta geçirdik. Hani ‘yediğimiz içtiğimiz bizim olsun gördüklerimizi anlatalım bari’ dedik. Yediklerimiz o kadar lezzetli ve hoş şeylerdi ki onları da anlatalım istedik…


Gaziantep’e şimdiye kadar gitmemişseniz “mutlaka gidin” derim. Türkiye’nin tarihini koruyarak gelişen ve hızlı gelişimiyle herkesi şaşırtan bir yöresi.


Gaziantep’teki dinamik insanlara da yansımış. Sokaktaki insanlar iyi giyimli ve güleryüzlü… Caddelerde “baklava ve kebap” cumhuriyetine geldiğinizi düşünseniz de aslında Türkiye ihracatında önemli bir payı olan bir sanayi şehri olduğu hemen anlayabiliyorsunuz. 


Güneydoğu nun en büyük Türkiye’nin ise 6. Büyük kenti Gaziantep, dünyanın en eski yerleşim yerlerinden olmasıyla çok zengin bir tarihi kültürü barındırıyor. Nüfusu 1,5 milyona yaklaşan Gaziantep’in şu an 9 ilçesi 17 beldesi ve 616 köyü bulunuyor.


Gaziantepliler’in çok sevdiği ve 3 dönem belediye başkanlığı yapmış Eski Belediye Başkanı Celal Doğan’ın da katkılarıyla Gaziantep’in kendi içinde bir devrim yaptığı ve kabuğunu kırarak büyüdüğünü öğreniyoruz. Kentteki değişim döndürülebilir bir borç yükü, geniş caddelerde yükselen binalar, artan işgücü ve imalat sanayi olarak çıplak gözle görülebiliyor.


GAZİANTEPLİLER DİZİLERDEN MEMNUNLAR


Sanayideki atılıma rağmen Türkiye’nin en büyük şehiriçi yeşil alanı Atatürk Kültür Parkı’nın varlığı da bizi sevindiriyor. Dünya’daki büyük kentlerin garip bir ortak özelliği olan şehrin ortasından geçen nehire, Gaziantep’te de raslıyoruz: Allaben Deresi… Dere, Şahinbey ve Şehit Kamil küçük belediyelerinin de doğal sınırı konumunda…


Gaziantep’in yeni belediye başkanı Dr. Asım Güzelbey ise halkı iyi tanımanın avantajlarıyla bu büyümeyi içselleştirmeye, kentin tarihi dokusunu korumaya, Güney ve Doğu Anadolu’nun bir sorunu olan göçün getirdiği sosyal sorunların üstesinden gelmeye çalışıyor.


Restorandaki garsondan taksi şoförüne Gaziartepli’ler her iki belediye başkanını da seviyor. Görüş aldığımız Gaziantepliler’in ortak bir görüşü de AK Parti’nin ilde eski oyunu koruyamayacağı… Gaziantepliler ile sohbetimizde televizyonlardaki Gaziantep’i anlatan dizilerden çok memnun olduklarını anlıyoruz. Yabancı Damat dizisinin Gaziantep’teki  yaşamı çok doğru aktardığını ve dizilerin yerli turizmi de olumlu etkilediğini dile getiriyorlar.


SANAYİLEŞİRKEN TARİHİ DE KORUMUŞ…


Gaziantep antik kentler, kiliseler, han ve hamamlar ile ayakta kalmayı başarmış cumbalı Osmanlı evleri görülmeye değer. Gaziantep’e 60 km uzaklığındaki tarihte kendi adına para pastıran Belkıs/Zeugma habareleri güne birliğine gezilebilir. Belkıs/Zeugma Antik Kenti; Fırat’ın geçilebilir en sığ yerine İÖ 300’de kurulduğu sanılıyor.


Gaziantep Urfa arasında akan Fırat’ın görkemli eteklerinde piknik yapılabilir. Şehre 67 kilometre uzaklıktaki Birecik’te kelaynak kuşları da görülmeye değer. Ayrıca yayla turlarına ve Suriye’ye günebirlik gezilere katılınabilir.


Gaziantep şehir merkezinde heybeti ve gizemli tarihiyle dikkati çeken Gaziantep Kalesi, Türkiye’deki kalelerin en güzel örneklerinden sayılıyor.


Etkileyici bakışı ve yalnızlığıyla “Çingene Kızı”, mozayikte resmin Mona Liza’sı sayılıyor.


DÜNYANIN EN GÜZEL MOZAYİKLERİ GAZİANTEP’TE


Gaziantep Arkeoloji Müzesi ise dünyanın ikinci mozayik sergisine ev sahipliği yapıyor. Gaziantep Arkeoloji Müzesi, 2007 yılının Mayıs ayında seçilecek Avrupa’nın En İyi Müzesi’ne aday gösterilmiş. Müzede, Belkıs kazılarından elde edilen ve özellikle mezar heykeltraşlığını yansıtan heykel ve kabartmalar ile mozaik panolar yer alıyor. Ayrıca, 1960’lı yıllarda ABD’ye kaçırılmış bir mozaik panonun çerçevesi ile Houston kentinde bulunan kayıp parçaların fotoğrafları da sunuluyor. Müzeyi gezerken talan edilen tarihe içimiz yanıyor…


Gaziantep’de günümüze kadar ayakta kalabilmiş Osmanlı evlerinin bulunduğu Eblehan’daki Hanifioğlu Sokak’ta yer alan Hasan Süzer Etnografya Müzesi’nde de 20’nci yüzyıl Gaziantep yaşamı sergileniyor.


Kurtuluş Savaşı’nda Fransız işgalcilere karşı savaşın izlerini kentte görmek olası. Eski kilisenin duvarlarındaki kurşun izleri o günlerin tanığı olarak kalmış.


Zeugma antik kentinden 1998 yılında çıkarılan ve “Çingene Kızı” adı verilen Yer Tanrısı Gia’nın mozayiği, arkeolojide olduğu gibi Gaziantep’in de simgesi haline gelmiş.


BAKIRCILAR ÇARŞISI


Gaziantep’te feodal dönemin sanayisi sayılan bakır işlemeciliği hala varlığını sürdürüyor. Birbirine yaslanarak dizilen eski bakırcı dükkanları bu yıl restora edilmiş. Artık yağmur çamur demeden gezilebilecek bir konuma getirilmiş. Bakırcılar çarşısında bakır işlemecilerin yanısıra sedef kakma ve yemenicilerin de mekan edindiğini görüyoruz. 


Bakırcı ustaları çarşının son halinden memnun olsa da beklenildiği gibi turistin gelmemesinden yakınıyor. Esnaf bakırın yeniden keşfedilip mutfaklarda kendine yer edinmesinden de memnun olduğunu söylüyor.


Yemeni ustası Ahmet Pektaş ve Yunus Kahraman ile tanışıyoruz. Pektaş, eski ustalardan geriye yalnız kendi dükkanlarının kaldığını belirterek Harry Potter filmi için kendisinden ısmarlanan yemeninin bir benzerini gösteriyor.


Bakırcılar Çarşısı’nın yanıbaşındaki Baharatçılar Çarşısı’na geçiyoruz. Kuru sebzeler ve baharatlar renk çümbüşünde… Şam fıstığı’nın adının “Antep fıstığı”na dönüştüğünü görüyoruz. Peksimetli muskadan cevizli sucuklara uzanan çeşitli yiyecekler açık tezgahları süslüyor.


Her iki çarşının kesiştiği dar sokaktaki tarihi Tahmis Kahvesi’ne uğruyoruz. Kahve’ye girdiğimizde al kızı ver papazı iskambil oynayanlara, “severler güzeli genç ise” diyerek zar atan tavlacılara selam veriyoruz. Yaş ortalaması 70’in üzerindeki kahve müdavimlerinin gazeteci ve turistlere alışkın olduklarını bize poz vermelerinden anlıyoruz.


Çarşı gezimizde bir kaç sokak çocuğu bize eşlik ederek fotoğraflarının çekilmesini istiyor. Severek isteklerini yerine getiriyoruz. Kahvecisinden yemenicisine sanayileşen ve göç alan bir kentte tarih ve kültür bilincinin yer edinmesinden keyif alıyoruz.


Gaziantep’te “Yabancı Damat” dizisinin geçtiği mekan “Turistik Gaziantep Çarşısı”na da uğruyoruz. Çarşı esnafa Fransa’ya karşı çarşı girişine astırdığı pankartta, “Yalancı Fransa! Dedelerimiz savaştı. Bizler mücadele ediyoruz. Torunlarımız da sizi unutmayacak!” diye sesleniyor.


Çarşı içinde baklavacılar yerine hediyelik eşya ve ikinci el cep telefonu satan dükkanlarla karşılaşıyoruz. Dizinin stüdyo çekimi olduğu ve yalnısca çarşının dış cephesinin kullanıldığını görerek öğreniyoruz. Çarşıdaki ve Gaziantep genelindeki cep telefonu dükkanlarının sayısının çokluğu dikkatimizi çekiyor.


*** 2. BÖLÜM OLARAK AYRI BİR KUTU ÖNERİLİR ***


Gaziantep’in yeni kazanç kapısı: Damak turizmi…


Gaziantep Belediyesi lezzet mirasına sahip çıkmak, yöresel tatları dünyaya tanıtmak ve yemek turizmini geliştirmek için kolları sıvamış durumda. Onca tatlı ve kebap kültürüne karşın Gaziantepliler’in şişmanlık sorunu yaşamamaları da göze çarpıyor.


Gaziantep’te neredeyse bakkal sayısı kadar baklavacı görünce şaşırıyoruz. “Bunca tatlıyı kim yer?” diye düşünmemize karşın baklavacılığın Gaziantep dışındaki talepleri karşılamak için bir sektöre dönüştüğünü öğreniyoruz. Baklavanın geliştirilerek yöredeki fıstıkla zenginleştirilmesi 19’ncu yüzyılın sonlarında Güllüoğlu ailesine kadar uzanıyor.


Baklavada marka olmayı başaran ve dünyaya ihraç kapısı açan Güllüoğlu ailesinin üçüncü kuşağına ait pek çok şube bulunuyor.


Gaziantep’in asırlık kebapçıları İmam Çağdaş ve Çavuş’un yanısıra irili ufaklı kebapçılarda aynı lezzeti yakalamanız mümkün. Gaziantep’e gidildiğinde alinazik, altıezmeli kıyma (ya da tike), çağırtlakı, kazan, yenidünya, sarımsak ve soğan kebabı ile Gaziantep usulü lahmacunun ve yoğurtlu yemeklerden yuvarlamanın mutlaka tadına bakılması öneririz. Kebaplara bol yeşillik, acı biber, ayran ve turp eşlik ediyor. Baklavacılarda olduğu gibi kebapçılarda da baklava çeşitlerinin yanısıra kaymaklı katmer de damak zevkine sunuluyor. Şeker hastaları ya da kilo sorunu olanlar için diyet baklavaları da bulmak mümkün.


MEHMET RAGIP GÜZELBEY’İN GÜZEL YEMEKLERİ…


Gaziantep’te damak denilince akla Dr. Mehmet Ragıp Güzelbey geliyor. Belediye Başkanı ile de akrabalığı bulunan Güzelbey aslında diş hekimi. Üniversite yıllarında başladığı yemek yapma serüvenini geliştirmiş. Bu günlerde bilinen bilinmeyen bütün Gaziantep yemeklerini bir kitapta toplama uğraşısında. Suriye’de içinde olmak üzere pek çok bölgede uzun süre araştırmalar yapmış… Gurme Festivali’nde yemekler onun ellerinden çıkmış.


Gaziantep Üniversitesi Aşçılık Bölümü’nde dersler de veren Güzelbey, yemek turizminin giderek çekiciliğini artırdığını söylüyor.


Güzelbey ricamızı kırmıyor ve kendi tarifi “Yoğurtlu patetes” yemeğini okurlarımızla paylaşıyor.


*** ikinci bölümün kutusu içinde kutu önerilir ***


Yoğurtlu patates yemeği


YOĞURTLU PATATES


Malzemeler:
4 Su bardağı süzme yoğurt
600 gr. Kuş başı et, 1 Adet yumurta
1.250 gr. Patates, 2 Yemek kaşığı sadeyağ veya tereyağı
Yarım  su bardağı nohut, 1 Yemek kaşığı haspir (safran)
1 Küçük kuru soğan, Yarım çay kaşığı karabiber


Yapılışı:
Üzerini su kaplayacak şekilde tencereye koyduğumuz kuş başı etlerin kaynara çıktığında kefi alınıp, geceden ıslatılmış nohut, ince kıydığımız  soğan ve yeteri kadar tuz ilave edilerek hafif ateşte pişirilir.


Patatesleri soyularak yıkanıp, kuş başı şeklinde doğranır. Zeytinyağında  hafif kızartılıp yağı sızdırılır. Pişen ete ilave edilip bir iki taşım pişirilir. Yumurta karıştırılarak ılıtılan süzme yoğurtda ete ilave edilip, bir taşım daha kaynatılır. Üzerine kızdırılmış yağ ile haspir ilave edilip, karabiber eklenir.


Not:
Bu yemek 1 saat önceden pişirilip dinlenirse daha lezzetli ve özlü olur. Tercihe göre patatesleri kavurmadan çiğ olarak pişen ete eklenir. patatesler pişinceye kadar pişirilip yoğurdu ilave yapılır.  Yanında pirinç pilavı, tere ve turp  tavsiye edilir.


 

698760cookie-checkXX

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.