Yalanlar, gerçeği canlı tutar

Kelimeleri yan yana getirdiğinizde cümleler kurulur. Cümlelerin duruş şekli, kullanılan dile göre değişir. Cümlelerin oluşturmuş olduğu bütün ise ya kitap olur ya da makale. Sonuçta okuyana bir şeyleri anlatır. Okumayana ise sadece görüntü olur. Beyaz bir kağıdın üzerinde siyah leke gibi durur.

Kelimelerden oluşan dünya içinde, bir cümle insanı vurur. Hiçbir kelime, tek başına vurmaz, kelimeyi güçlü kılan cümlelerdir. Cümleye verilen anlamdır. Okuyan da o anlamı yakalamış ise, artık o cümle silahtan çıkan bir mermi görevini görür.

Bugünlerde, elimden düşürmediğim bir kitap var, o kitabın içinde, cümlelerin yaratmış olduğu dünya içinde, sağa sola savrulmaktayım. Fırtınalı bir havada, denizin ortasında duran bir kayığın içinde, suların beni denize çekeceği korkusu ile kayıkta tutunabildiğim herhangi bir şeye sarıldığım gibi bir duygu yaşıyorum. Dalgalar içinde olduğum kayığı birden yukarıya kaldırıyor, sonra aşağıya bırakıyor. O aşağıya düşüş sırasında oluşan hava boşluğu içinde hafiften bir başım dönüyor. Sonra etrafa bakıyorum, suların hırçınlığı içinde nerede olduğumu anlamaya çalışıyorum. Boşluktayım. Boşluk, bir denizin ortasında. Kara yok, suların bıraktığı köpükler içindeyim. Bir yukarı, bir aşağıya, sonra sağa sola doğru savrulmalar. Kontrol edilebilen gücün ortadan kalkması gibi, kontrol dışındayım. Yerel söylem ile kaderim ile baş başayım, çizgim neyse onu yaşamak zorundayım! Kontrol dışında yol alıyoruz. Fırtına, bir dinse de rahat nefes alsak diyoruz. Kitabı okurken, fırtınanın yaratmış olduğu duyguları çağrıştıran bir dünya içinde olduğumu hissettim. Çünkü, her bir paragraf sonrası karşıma başka bir duvar çıkacak ve oraya vuracakmışım gibi hissediyorum. Her çarpışma bir savrulmayı yanında getiriyor. Her savrulma ise, duruş noktamı değiştiriyor ve olaylara başka bir göz ile bakmaya başlıyorum!

“Yalanlar, gerçeği canlı tutar!” cümlelerin sonunda oluşmuş, bağlantılı bir cümledir. Cümlenin başında okurken bu sonuca varacağını düşünmezsin ama vardığında ise, çarpışmanın hızını artık kontrol edemezsin. Duvar önündedir ve önceden oluşturulmuş olan duvar yıkılmaktadır. Çünkü, bugüne kadar öğrenmiş olduğun bütün doğrular, yalanlar üzerinde kurulu olduğunu ve orada duvarlar ile örülü olduğunu hissediyordun ama hissetmenin en kötü tarafı bir gün çarpışacağını bilmektir. Evet, çarpışma yaşam içinde kaçınılmazdır, hisler bir gün gerçekler ile çarpışır ve kişileri farkı duruş noktalarına taşır. Kişilerin düşündüğü noktada olmamasının en büyük sebebi, bu çarpışmaların sizi savurmasıdır!

Bugüne kadar, unutmak istediğimiz, görmek istemediğimiz ile yüzleşme yalanların sonlanması ile gerçekleşir. Yok saydığımız ve çarpıttığımız gerçekler, yalan gerçekler olarak yaşamaya çalışır, fakat yalan kelimesinin düşmesi sonucu, gerçek ortada durur! Yok sayılanlar, resmi tarih içinde yalanlar ile kendisini yaşatmıştır. Yalanlar, bir süreliğine gerçeğin üzerini örtebilir, fakat tarihin tozlu rafları arasından bir gün karşınıza çıkar ve o an yalan kelimesi düşer! Gerçek, tüm çıplaklığı ile karşınızdadır. ‘Anne bak, kral çıplak!’ diye bağıran çocuğun cesareti üzerinize yapışmıştır. O cesaret ile bütün duvarları yok sayarak bağırırsınız! Çocuk saflığı, dışarıdan gelecek tüm tehlikeleri yok sayar, korkmaz! Dikkat edin çocuk, korkuyu büyüdükçe öğrenir ve içselleştirir. O yüzden, büyükler, korkuların oluşturmuş olduğu duvarlar içinde genelde yalnızdır ve cesareti olmayandır.

Yalanlar, gerçeği canlı tutar, çünkü yalanlar olmasaydı bugünkü düzen olmazdı. Bugün yaşadığımız düzen, sistem yalanlar üzerine kuruludur, çünkü iktidarda kalmak için her yolu mubah görenler, yalan söylemek zorundadır. Geçmişin acı sahnelerini, zaferler ile donatarak yeni bir tarih yazanlar, yalanı bir silah olarak kullanmışlardır. Bugün yaşadığımız çağın tüm çelişkileri yaratılmış yalanların oluşturmuş olduğu sorunlardan kaynaklanmaktadır.

Yaşanan ekonomik, siyasi krizlerin temelinde işte bu yalanlar ile gerçeklerin çatışması durur. Karun, zenginliğinin doruğunda olduğu gün ülkesini kaybetmiş ve belki dünyanın en fakir insanı olarak ölmüştür.

Bugün var olan düzenin daha uzun yaşaması için, yeni yalanlar uyduruluyor, her yalan bir gerçeğin üzerini örtmek için kullanılıyor. Gözlerimizin önünde gelişen olaylar bile, tarih sayfalarına yalan olarak yazılmaya devam ediliyor. Onlar, yalanlarını yazdıkları sürece de gerçekler yaşamaya devam edecektir. Yalan kelimesi düştüğünde, gerçek kelimesi tüm ihtişamı ile yerinde durmaya devam edecektir!

* Bombalamanın Tarihi, Sven Lindqvist, 159, Yeni İnsan Yayınevi, İstanbul 2009

http://www.cemoezkan.de
http://cemoezkan.blogcu.com

1584700cookie-checkYalanlar, gerçeği canlı tutar

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.