Yunanistan Yüksek Mahkemesi, İskeçe Türk Birliği‘nin itirazlarını, ”Lozan Antlaşması’na göre, azınlığın etnik terimlerle tanımlanamayacağı” gerekçesiyle reddetti.
Türk
Derneği‘nin kapatılmasına ilişkin itiraz başvurusunu ikinci kez görüşen Yüksek Mahkeme’nin, BatıTrakya‘da, içerisinde ”Türk” deyimi bulunan dernekler olamayacağı yönünde oy birliğiyle karar alarak, Trakya Temyiz Mahkemesi’nin ”milli güvenlik nedenleriyle” İskeçe Türk Birliği‘nin kapatılmasına ilişkin kararını onayladığı” belirtildi.Yunanistan
Yüksek Mahkemesi, daha önce Türk derneklerinin başvurusu üzerine, Trakya Temyiz Mahkemesi’nin, İskeçe Türk Birliği‘nin kapatılmasına yönelik kararını usulen bozarak, davayıyeniden görüşülmek üzere geri gönderme kararı almıştı. Yüksek Mahkeme’nin 1550/2000 sayılıkararında, ıskeçe Türk Birliği‘nin isminde ve tüzüğünde yer alan ”Türk” deyiminin milli güvenlik ve kamu güvenliği acısından bir ”tehdit” ya da ”tehlike” oluşturmadığı kaydedilerek, ileri sürülen iddiaların söz konusu derneğin kapatılması için yeterli bulunmadığı belirtilmişti.Yunan
yasalarına göre, Trakya Temyiz Mahkemesi’nde yeniden görüşülen dava ikinci kez ıskeçe Türk Birliği‘nin aleyhine sonuçlanmasıüzerine, yeniden Yüksek Mahkeme‘ye intikal etmişti.Kuruldu
ğu 1927 yılından bu yana yaklaşik 60 yıl Türk ismi altında yasal olarak faaliyetlerini sürdüren ıskeçe Türk Birliği hakkında, 1986 yılında İskeçe Valisi Berettas‘ın ”BatıTrakya‘da Türk bulunmadığı” iddiasıyla açtığıdava sonucunda, kapatılma kararı alınmıştı.Bu
arada, daha önce aynıgerekçelerle Rodop Valisi tarafından kapatılmak istemiyle aleyhlerinde dava açılan Gümülcine Türk Gençler Birliği ile BatıTrakya Türk Ögretmenler Birliği ise, uzun süren hukuk süreci sonucunda, alt mahkemenin dernekleri kapatma kararının 1988 yılında Yüksek Mahkeme tarafından da onaylanmasıüzerine, ”Türk” deyimi bulunan tabelalarısökülerek, faaliyetleri durdurulmuştu.Bat
ıTrakya Türkleri başta Lozan Anlaşmasıolmak üzere Yunanistan’ın taraf olduğu eski ve yeni birçok uluslar arasıbelgeye göre etnik kimliği Yunan Devleti tarafından korunmasıgereken bir azınlıktır. Kendisini “Türk” olarak tanımlayan azınlığın kendi tercihine rağmen, salt dini bir grup olduğu iddiasıdemokrasi ve insan haklarıanlayışıyla çelismektedir.Yunan
Yönetimi, çagdas insan haklarınormlarının ışığında, Osmanlı Devleti’nin bölgedeki mirasçısıkonumunda olan Batı Trakya Türk Azınlığı’nın “kendine özgü kültürüne ve geleneksel kurumları”na gereken saygıyıgöstermek, bunlarıyasalarla korumak bir yana, böyle bir kolektif kültürün varlığını dahi gizlemeye çalışmakta, hatta Türk Azınlığın Türkiye ile Yunanistan arasındaki ikili anlaşmalar çerçevesinde sahip olduğu kültürel haklarını (Din, mezhep ve adetlere saygı gösterilmesi, her türlü azınlık kurumunu tesis edebilme gibi) teslim etmekten kaçınmaktadır.21
.yy’da bir taraftan azınlıkların içinde bulunduklarıtoplumun zenginliği olduğu anlayışıyerleşirken, diğer taraftan AB üyesi bir ülkede Türk azınlığın etnik kimliğinin reddedilişi esef verici bir gelişmedir.Yunanistan
, BatıTrakya’da yaşayan 120 bin Türk’ü hala yok sayıyor…Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu’nun bildirisi şöyle: (ABTTF)
Yunanistan
Yüksek Mahkemesi, almış olduğu bir kararla 1927 yılında kurulan ve “ıskeçe Türk Birliği” adıyla faaliyet gösteren derneğin, adındaki “Türk” kelimesinden dolayı, 1984 yılında alınan kapatma kararınıonayladı. Bu kararla Yunanistan’da uluslararasıhukuk ve insan hakları kurallarının geçerli olmadığıve 120 bin Türk’ün hala daha yok sayıldığı bir kez daha belgelenmiş oldu. Yunanistan Yüksek Mahkemesi’nin almış olduğu en temel insan hakları kurallarınıdahi hiçe sayan bu kararı şiddetle kınıyoruz.Birle
şmiş Milletler’in 18 Aralık 1992 tarihli ve 47/135 numaralıbildirisinin (“Ulusal yada Etnik, Dini ve Dilsel Azınlıklara Mensup Kişilerin HaklarıHakkında Bildirisi – Declaration on the Rights of Persons Belonging to National or Ethnic, Religious and Linguistic Minorities”) 1.1. maddesine göre “her devlet azınlıkların kimliklerini korur ve bu kimlikleri geliştirmeleri için gerekli şartların oluşmasınıteşvik eder”, 2.4. maddesine göre de “azınlık mensupları kendi derneklerini kurma ve yaşatma hakkına sahiptir”.Ancak
ne varki Yunanistan, kendi içinde yaşayan Türkler, Makedonlar, Arnavutlar ve Ulahlar dahil, azınlıklarınıbırakın desteklemeyı, henüz onların varlıklarınıdahi kabul etmemektedir.Yüksek
Mahkeme bu kararıyla, savcının, “İskeçe Türk Birliği“nin kapatılması talebine gerekçe olarak, gösterdiği “derneğin yabancıülkelerin çikariiçin var olduğu“, “Yunanistan‘da Türk azınlığın var olduğunu göstermeye çalistigi“, “var olmayan bir azınlık sorununu doğurmaya çalistigi” ve “kullandığı“Türk” kelimesi ile kamu düzenini ve Batı Trakya‘daki halkın huzur ve düzenini bozmaya çalistigi” iddalarınıkabul etmiştir. Yani 120 bin Türk kendi özgür iradeleriyle “Biz Türküz” dedikleri için suçlu bulunmuş ve cezalandırılmıştır. Yani şu anda Yunanistan’da sadece “Türk” olduklarınısöyledikleri için suçlu duruma düşen 120 bin Azınlık mensubu vardır.O
azınlık mensupları ki, 1923 yılından beri Yunanistan Devleti vatandaşiolarak Yunanistan’da kurulu bulunan okullarda Türkçe eğitim görmektedirler. Hatta son yıllarda bu insanlar Türkçe’yi Yunan Devleti’nin kendi yetiştirdiği ögretmenlerden ve Yunan Devleti’nin kendi bastırdığıkitaplardan ögrenmektedirler.Yüksek
Mahkeme Rapörtörü Nikolaos Kasavetis, 2003 Eylül’ünde Yüksek Mahekeme’ye sunduğu raporda insanların kendi etnik kimliklerini belirleme hakkıbulunduğunu belirtmiş ve Yüksek Mahkeme’nin, BatıTrakya’da “Türk Birliği” ya da “BatıTrakya Türkleri” gibi ifadelerin kabul edilmesi gerektiği yolunda rapor hazırlamıştı.120
bin azınlık mensubu “Türk” olduğunu haykırırken, Yüksek Mahkeme “Türk” kimliğini tanımamakta ve bu kelimeyi dolayısıyla da 120 bin azınlık mensubunun kimliğini yasaklamaktadır.Yunan
Devleti’ni, Yüksek Mahkeme Raportörü’nün de belirttiği gibi “insanların kendi etnik kimliklerini belirleme hakkıbulunduğunu” kabul etmeye ve 21. yüzyılda vuku bulan bu insanlık ayıbınıortadan kaldırmaya davet ediyoruz.Yunan
Devleti’ni, Yunanistan’da yaşayan Türk, Makedon, Arnavut, Ulah, Yahudi, Katolik ve diğer tüm azınlıklarıresmen tanımaya ve hem Avrupa Birliği hem de uluslararası hukuktan doğan haklarını vermeye çagiriyoruz. Tüm uluslararası kuruluşlarıYunanistan’ı bu yönde adım atması konusunda uyarmaya ve baskı yapmaya çağırıyoruz.Yüksek
Mahkeme’nin vermiş olduğu bu karardan sonra artık hakkımızı uluslararası boyutta aramak durumundayız. Batı Trakya Türkleri olarak konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacağız ve eminiz ki uluslararasıhukuk karşısında bir kez daha haklı çıkacagız.
6770800cookie-check‘Yunanistan’ın yasağına karşı çıkalım’