Özelleştirmenin şarapçı yaptığı köy

İntepe (eski adıyla Erenköy) Çanakkale’ye 25 kilometre uzaklıkta nüfusu 2 bin 660 olan taş evleri ve bağlarıyla ünlü bir köy…

Çanakkale’deki Tekel Şarap Fabrikası (bütün eleştirilere karşın) özelleştirilince İntepe’nin yerel ekonomisi de darbe yemiş. Fabrikanın ansızın kapatılması köylünün üzüm rekoltesinin elinde kalmasına neden olmuş.

Şarap fabrikası için istenilen türden üzüm üretmeye teşvik edilen köylüler bir sonraki yıl da gözü gibi baktığı bağlarını söküp atmaya kıyamamış ve şarap yapıp ürününü kurtarmaya çalışmışlar… İntepeli üzüm üreticileri bugünlerde Belediye’nin de ön ayak olmasıyla kaliteli şarap yapmayı öğreniyorlar.

Hani derler ya “bir musibet bin nasihattan iyidir” diye… İntepeliler başlarına gelen bu alaturka felaketi “aslına vucu” olarak yorumlayıp, antik tarihinin yol göstericiliğine sığınmışlar. İntepe’de bulunan şarap tanrısı Dianosos’un bir elinde üzüm tutan sikkesi artık köylülerin pusulası… İntepe’nin şimdiden boğaza 180 derece bakan Hektor şarap evi ve Ağustos’ta açılışı yapılacak olan Hektor Heykeli bile var artık…

Çanakkale’de denize nazır Tekel Şarap Fabrikası’nı sorarsanız? MEY şirketinin bol kazançla bir başka şirkete “Özel alışveriş merkezi” yapılmak üzere sattığı biliniyor…

İntepe Belediye Başkanı Alaattin Özkurnaz, köy müzesi için topladığı objeleri şimdilik odasında saklıyor…

ORGANİK ŞARAP ÜRETECEKLER

İntepe Belediye Başkanı Alaattin Özkurnaz İntepe’nin serüvenini Açık Gazete Genel Yayın Yönetmeni Faruk Eskioğlu’na anlattı.

– İntepe’yi anlatır mısınız?
– İntepe antik bir kentin üzerindedir. Bölgemizde M.Ö 2700’deki Ofrion dönemine ait bulduğumuz paranın bir yüzünde Hektor’un portresi, diğer yüzünde de şarap tanrısı Dianosos’un bir elinde üzüm tutan çocukluk figürü vardı. Bu paranın bizim için anlamı büyük. Antik yazarlara göre Hektor’un tümülüsü de bu bölgede. Demek ki şarapcılık olayı bölgemizde 5 bin yıl öncesine dayanıyor. İslamiyet ile şarapcılık lokal düzeye inmiş. Mübadele köyü olduğu için 1923’e kadar şarapcılık yapmış. Daha sonra da köyde şarap üretilmese de şaraplık üzüm ve zeytin yetiştirildiğini görüyoruz…

– 2006’da Tekel Şarap Fabrikası özelleştirilinceye kadar sanırım…
– Evet… Özelleştirme ve fabrikanın kapatılmasıyla köylülerin ağzındaki lokma alınmış oldu. Bir zamanlar bize, “şaraplık karasakız üzümü ekin” diyenler, bir anda fabrikayı satıp üzümleri satın almadılar. Köylüleri mağdur ettiler. Köylülerin bir kısmı bağlarını söktü. Bir kısmı kıyamadı…

Şimdi üretimden pazarlamasına şarapcılığı diriltmeye çalışıyoruz. Biz köylüler olarak hep hazır balık yiyorduk. Şarapcılığın katma değeri çok yüksek. Üzümü 5’e satıyorsanız, şarap yaptığınızda 25’e satmış oluyorsunuz… Şarap Fabrikası üzümleri almayınca köylü kendi şarap üretmek için kollarını sıvadı. Biz de belediye olarak KÖY KOOP ve 18 Mart Üniversitesi ile üreticileri de aramıza alarak ortak bir çalışmaya girdik. Tamamen organik şarap üreterek yurt dışı da dahil pazarlamasını organize etmeye çalışıyoruz…

– Üreticiye yönelik çalışmalarınız neler?
– Üreticiyi Projenin dördüncü ayağı üretici. Üreticiyi bilinçlendirmek gerekiyor. Proje kapsamında üniversite arazisinde 17 dönümlük bağ ektik. Bu yıl o çubuklardan üreticiye dağıtacağız. Akademik bilgileri Ziraat Fakültesi’nden, araç gereçleri KÖY KOOP, binaları da Belediye sağlayacak. Ekonomik olarak İntepe’de bir canlılık sağlanmış olacak.

İntepe’de bulunan şarap tanrısı Dianosos’un bir elinde üzüm tutan sikkesi artık köylülerin pusulası…

– Hektor’un heykelini yaptırıyorsunuz sanırım…
– Evet. Orfion ve Hektor’un adı İntepe köyü ile özdeşleşmiştir. İlyada ve Odessa Destaları’nda Hektor tipik bir Anadoluludur. Ülkesini, ailesini ve çocuklarını seven birisidir. Tümülüsünün burada olması önemlidir. Helkeltraş Tülay Çelikel’in özveriyle gönüllülük bazında 8 Temmuz’da başlattığı çalışmanın 15 Ağustos’ta tamamlanacak. Türkiye’de ilk kez yapılacak Hektor heykelini boğaza nazır bir yere monte edeceğiz.

İntepe’nin de bir müzesi var artık…

– Taş evlerden söz eder misiniz?
– Rumlardan kalan taş evlerin şu an 40’a yakını iyi durumda. 1850’de yapılan bir taş evi restore ederek müze yaptık. İç dekorasyon çalışmaları hala devam ediyor. Hektor heykeliyle birlikte aynı gün açılışını planlıyoruz. Geleceğimiz için geçmişi bilmek zorundayız. Müzemizin en önemli parçası da GÜlcemal Gemisi’nin 1/100’lük maketi… İlk mübadelede bizi Gülcemal gemisinin getirdiği biliniyor. Ama nasıl gelindiğini bilen yok…

Taş evlere ilgi büyük…

– Taş evlere köy dışından gelenlerin ilgisi var mı?
– Var tabii. O nedenle fiyatları da oldukca yüsek.

ŞARAP EVİ BİLE VAR…

İntepe’nin henüz açılışı yapılmamış Hektor adıyla bir de şarap evi var… Hektor Şarapevi’nin yaratıcısı Yük. Ziraat Mühendisi Utku Özdamar, Çanakkaleli bir şarap sevdalısı… Kendi kol emeğini de katarak restore ettirdiği eski taşevi Çanakkale Boğazı’nı 180 derece görüyor. Şarapevi bahçesindeki el yapımı çamurla sıvalı odun fırını ve saksıları “olmasaydı büyük bir eksilir olurdu” diye düşündürüyor… “Şarabı turizle birleştirmeyi istiyordum” diyen Özdamar’a göre; İntepe, şaraplarıyla ünlenen Şirince’den daha hızlı gelişebilir…

Yük. Ziraat Mühendisi Utku Özdamar, İntepe’nin marka olmasında Hektor Şarapevi ile büyük katkıda bulunuyor

Hektor Şarapevi’nde balı türlerinden kiremitte köfteye zengin bir mönü sizi bekleyecek. Tabii fırından taze çıkmış ekmek ve “özel” şarap da sizi bu antik köye demir attıracak tadlar olacak… Şarapevi bir de evinde şarap yapan bölge sakinlerinin buluşma ve şarabı koklayıp tatma mekanı olacak…

HEKTOR HEYKELİ BOĞAZI GÖZLEYECEK

İntepe’nin Çanakkale çıkışında Helkeltraş Tülay Çelikel’in Hektor’u toz duman içinde taştan çıkarmaya çalışırken gördük.

Helkeltraş Tülay Çelikel, İntepelilerin hemşehrisi Hektor’u taşın içinden çıkarırken…

Tamamen gönüllü olara çalışan heykeltraş Çelikel, taş yontu heykeli Ağustos’un ilk haftasına yetiştirmeye çalışıyor. Heykelin 3 metre kendi boyu 2 metre de kaidesi olacağını beliten Çelikel’in, Troio bölgesine ait savaşçı heykel serileri bulunuyor.

İNTEPE’NİN ANTİK GEÇMİŞİ?

İntepe’nin bugün bulunduğu coğrafya insanlık tarihi boyunca birçok kavime ev sahipliği yapmıştır. İntepe’nin tarihi M.Ö 2700 yıllarına kadar gider. Bilinen ilk adı Orfion’dur. Antik Truva kentine bağlı yerleşim merkezidir. Bereketli toprakların üzerinde kurulmasından dolayı önemli bir yer tutar. Truva savaşında ölen Hektor, buraya Orfion’a gömülür. Truva’nın yenilgisiyle birlikte Orfion’un da tarihi kararmaya başlar. Önce Truva efsanesiyle anılır olur. Truva’nın kaderine bağlı küçük Orfion’da yavaş yavaş tarihin derinliklerinde yer alır.

Osmanlı’nın Avrupa’ya ilk geçiş yeri olan Lapseki-Gelibolu hattıyla birlikte bu bölge de Türklerin yerleşimine açılır. İlk öncüler bütün bölgeye yerleşirler. İntepe’nin bulunduğu bölge REN köyü olarak kayıtlara geçer. REN köyü bir Rum köyüdür. Çevresinde ise birçok Türk yerleşimi kurulur. Uzun yıllar Rumlar ve Türkler iç içe yaşarlar.

Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve genç Türkiye Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte Lozan antlaşmasının gerekleri yerine getirilmeye başlanır. 1924 yılındaki ilk mübadele ile birlikte REN köyünde yaşayanlar suyun karşı tarafına geçerler… Selanik, Girit gibi Türkiye Cumhuriyetinin sınırları dışında kalanlar ise Gülcemal gemisiyle gelirler. Ve Ren köyüne yerleştirilirler.

Köyün adı da EREN KÖY olarak değiştirilir. 1947 yılında da İNTEPE olur. Göçler devam eder… 1950’de Yugoslavya’dan 1960’larda ve 1970’lerde de Bulgaristan’dan göç edenlerle birlikte Erenköy ya da 1947 yılından sonraki Intepe, bugünkü konumuna ulaşır.

732430cookie-checkÖzelleştirmenin şarapçı yaptığı köy

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.